PRANAYAMA
Tüm deneyimlerimiz; özellikle yoğun ve zor olanlar bedenimizde yaşıyor. Hızlı bir hayatın içinde; sıklıkla nefesi duymuyor ve bedenin bilgeliğiyle olan bağımızı kaybediyoruz. Oysaki akciğerin derinliklerinde dış dünyayla aramızdaki ayrılık tek bir hücreden daha küçük, bu aslında hiç ayrılık olmadığı anlamına geliyor. Her nefes alış ve verişin içinde evrenin kalp atışı var.
Sanskrit dilinde Prana; tüm doğada; cansız objelerde ve bizim içimizde var olan yaşam enerjisi olarak tanımlanıyor. Bu yaşam enerjisi bedende “vayu” olarak adlandırılan ve bedenin yaşam fonksiyonlarını ( sindirim, dolaşım, boşaltım, konuşma, kalp atışı) düzenleyen rüzgarlar olarak, “nadi” adı verilen kanallar aracılığıyla dolaşıyor.
Bu anlamda nefesimizin farkında olarak ve diyafram kasını kullanarak nefes almayı öğrenmemiz bedenimizin yaşamsal fonksiyonlarını sağlıklı olarak yerine getirmesine yardımcı oluyor. Aldığımız her nefes bedeni besliyor, verdiğimiz her nefes de bedende alan açarak onu iyileştiriyor.
” Pranayama ” kelimesi “prana ” yaşam enerjisi ve “ayama” uzatmak kelimelerinin birleşmesiyle oluşuyor.Çeşitli nefes teknikleri aracılığıyla yaşam enerjisinin beden içerisindeki akışı dengelenebiliyor. Birçok “pranayama “tekniği yaşam enerjisinin aktığı “nadi” adı verilen enerji kanallarını temizlemeye yönelik olarak kullanılıyor. Böylece nefes, bedende daha özgür akıyor.
Aynı zamanda; farkındalık pratikleri aracılığıyla yargısız, hassas dikkatimizi nefes ve bedene yönlendirdiğimiz zaman; şimdiki zamanın içinde kalabiliyoruz. Sadece şimdiki zamanın içinde var olan beden ve nefes farkındalığı yoğun duyguların akış hali içinde sindirilebilmesine olanak veriyor. Böylelikle kendimiz ve sevdiklerimiz için hayatın içinde gerçekten var oluyoruz. Bu varoluş hali içinde; yaşam amacımızla hizalı bir yolda yürüyebiliyoruz.
” Eğer anın içinde var olursam kuşlar şarkı söylüyor; yoksa şarkı söylemiyorlar…” Thich Nhat Hanh